|
|||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||
|
<$BlogIte | ![]() Kimyasal şampuan kullanmayın, bir süre kimyasal işlem bile yaptırmayın. Haftada bir gün bir tatlı kaşığı pakmayayı, iki bardak ılık suda eritin ve saç dibine banyoda yedire yedire sürün. Beş dakika bekletin ve yıkayın. Ertesi gün limon suyu ile önce beş dakika masaj yapın. Sonra hakiki üç çorba kaşığı zeytinyağı, bir tatlı kaşığı öğütülmüş maydonoz tohumu ve öğütülmüş çörek otunu, bir yumurta sarısı, bir çorba kaşığı soğan suyu ile karıştırarak boya sürer gibi saça sürün. Friksiyon yapıp, strech filmle saçınızı sarın. En az iki saat bekletin. Haftada bir gün bu dediklerimi yapın... Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Sac bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/soan-suyu-ile-sa-dklmesini-durdurun.htmlpermanent link"><$BlogIte02:41 | ![]()
|
|
<$BlogIte | Hani masallarda derler ya üç gün üç gece düğün yaptılar Ailelerimizle aynı şehirlerde olsak belki daha kolay olurdu gezmeler,ama olsun bahane ile hem Tekirdağ hem Çanakkale'yi uzun zaman sonra ziyaret ettik. İlk durağımız Tekirdağ idi,arife gecesi kız tarafındaydık yani :) Eh,şimdi de biraz bayramdan kareler paylaşalım...
Bu bizimkilerin psikopat kedisi Abbas,bakmayın öyle masum uyuduğuna,zamanında neler çektirdi bana
Bayramın ilk günü anneannemlerdeydik,dedem biraz rahatsızdı,umarım en kısa zamanda eski sağlığına kavuşur,ben onların elinde büyüdüm... Canım dedecim,Allah sana acil şifalar versin,seni çok seviyorum.
Babaannemlere de gittik köye,en yaşlılarımız onlar olduğu için asıl ziyaretler burda oluyor. Resimdeki yeğenim,köpeğimiz Deyziyle çok iyi anlaştılar :) Bayram tatilimiz kısıtlı olduğu için ziyaretleri kısa tutup Çanakkale'ye kayınvalidemlere yolu tuttuk. Otobüs yolculuklarını hiç sevmiyorum,insan otura otura kök salıyor,bir de kalabalık ki otobüsler sormayın..... Akşam 6 vapuruyla Çanakkale'ye geçtik,çok güzel bir gün batımı vardı. Arife günü yağmura tutulduk ama diğer günler gerçekten de yazdan kalmaydı. Çanakkale'de de çok güzel ve çabuk geçti zaman,ne var ki eşim çarşamba günü çalışmak zorunda olduğu için salı akşamı geri dönmek üzere tekrar yola koyulduk. Çanakkaleye daha önce gitmediyseniz mutlaka gidip görmenizi tavsiye ederim, gezilecek yerler saymakla bitmez,peynir helvasını da yemeden dönmeyin derim.
İşte bizim bayram gezimiz özetle böyleydi.Güzel geçti,umarım sizin de bayram tatiliniz güzel geçmiştir.Şimdi güzel zencefilli bir kurabiye yapsam mı? Arkadaşım Sedencik beni sobelemiş,içinde kedi,zencefil ve otobüs geçen bir hikaye yazmamı istemiş,bu gerçekten değişik ve güzel bir sobe oldu Özlemişim evimi :) insanın evi gibisi yok... Etiketler: Gunluk posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/evim-evim-gzel-evim.htmlpermanent link"><$BlogIte07:20 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() CEVAP:Bir çorba kaşığı yulaf unu ve aynı miktardaki kil kremi su ile karıştırın ve cildinize sürün. Biraz bekledikten sonra ovarak çıkarın. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Peeling posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/evde-peeling-hazrlayalm.htmlpermanent link"><$BlogIte02:09 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Benim de bir sorunum var; cildim çok kuru, nemlendirici kullanmama rağmen yine de kuru. Sizin önereceğiniz bir şey var mı? CEVAP:Bir bepanten plus, 7 damla kayısı yağı, 1,Evingen ampul kırın, karıştırın. Maliyeti 15 milyon, 3 ay kullanın. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır. Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Cilt Maskeleri posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/kuru-ciltler-iin-nemlendirici.htmlpermanent link"><$BlogIte02:07 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() CEVAP:İki elmayı rendeleyin, suyuna kağıt peçeteyi batırın cildinize ve dekoltenize kuruyana kadar kompres yapın. Elmanın suyu en az iki saat cildinizde kalsın. Hatta bu uygulamayı gece yaparsanız, sabaha kadar kalsın. Cildinizi yıkadıktan sonra 7 damla kayısı yağı ve 7 damla havuç yağını karıştırın. İçine Evigen ampul kırıp karıştırın. Bu karışımı her gün dekoltenize masaj yaparak kullanın. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Vucut bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/boyun-blgesi-iin-bakm.htmlpermanent link"><$BlogIte02:06 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() CEVAP:Bir kahve fincanı iyi zeytinyağı, bir yumurta sarısı, bir çay kaşığı kuru maya, bir çay kaşığı deniz tuzu, bir tatlı kaşığı elma sirkesi, saç derisi ağrıyorsa iki dövülmüş aspirini de karıştırın. Maskeyi boya sürer gibi saçlarınıza sürün, sonra hafifçe masaj yapın ve saçlarınızı streçle sararak maskeyi en az iki saat saçınızda bekletin. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Sac bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/salarnz-canlansn.htmlpermanent link"><$BlogIte02:04 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Özellilleri : Beyazdut yaprakları ateş düşürücü, idrar söktürücü, taze yapraklar kanamaları durdurucu. Karadut kök ve gövde kabukları laksatif / müshil, antihelmintik / bağırsak parazitlerini düşürücü. Yaprakları; antihiperglisemik / kan şekerini düşürücü. Karadut reçeli veya marmelatı; Ağız ve boğaz hastalıkları, pamukçukta kullanılır. Etiketler: Meyvelerin yarari posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/dut-morus-alba-morus-nigra.htmlpermanent link"><$BlogIte00:50 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() 1- Yarım litre taze kaynatılmış su içine, 5 poşet ısırganotu çayını ilave edin. Kabın ağzını kapatın ve 5-10 dakika demlendirip, soğutun. Elde ettiğiniz bu infüzyonu saçlarınızı yıkayıp duruladıktan sonra durulama suyu olarak kullanın. Saç diplerine yapacağınız masaj, zaman içinde saç kaybını önler, saçları güçlendirir ve kepek oluşumuna engel olur. Ayrıca bu infüzyonu tonik olarak kullandığınızda cildiniz de sıkılaşır. 2- 100 gram dulavrat otu kökü, 100 gram ısırganotu kökü ve 60 gram simsir ağacı yaprağını iki litre sirke içine bırakın. Bitkileri sekiz gün sıcak bir yerde dinlendirdikten sonra süzün. Elde edeceğiniz sıvıyla kafa derisine masaj yapın. Düzenli olarak yapacağınız masaj sayesinde saçlarınız kısa zamanda eski gücüne kavuşacak. 3- Kepeğe karşı 2 bardak dolusu kaynar derecedeki suya 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış hindiba çiçeği(sarı saçlara), veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış ısırganotu yaprağı(kumraldan esmere kadar) ekleyin ve soğuyana kadar demlenmeye bırakın. Sonra süzün ve saçlarınızı durulanırken, kafa derisine de hafif masaj yapın. 4. Kafa derisi kaşıntısına karşı ¼ litre elma sirkesi kaynama derecesine kadar ısıtın (ama kaynatmayın) ve içine 1 avuç dolusu ısırganotu yaprağı ekleyin. 15 dakika demlendikten sonra süzün, saçlarınızı bu suyla durulayın ve kafa derisine masaj yapılır. Etiketler: Sac bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/kepee-kar-etkin-bir-silah-isrganotu.htmlpermanent link"><$BlogIte04:28 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() CEVAP:Zeynep hanım, bu lekelerin eskiden karaciğerden kaynaklandığı söylenirdi. Bir yemek kaşığı hintyağını, bir tatlı kaşığı toz şekeri, çeyrek limon suyunu karıştırın ve her gün elinize ova ova sürün. 15 dakika sonra yıkayıp, güneşten koruyucu kullanın. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: El bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/ellerinizdeki-lekeler-toz-eker-ile-geer.htmlpermanent link"><$BlogIte02:23 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() 2 yemek kaşığı bal + bir limon Hazırlanışı: 2 yemek kaşığı balı bir limondan elde ettiğiniz suyla karıştırarak saç maskenizi hazırlayabilirsiniz Maskeyi kuru saçınıza sürüp 10 dakika beklettikten sonra saçınızı iyice durulayın. Maskenin ardından saçlarınız dolgun ve parlak bir görünüm kazanacak. Ne zaman kullanmalı: Bu karışımın haftada bir kez veya iki kez kullanılması uygun. Boyalı, yıpranmış saçlar için maske Malzemeler * 1 yemek kaşığı öğütülmüş çörek otu. * 1 yemek kaşığı öğütülmüş polen. * 1 yemek kaşığı öğütülmüş nane. * 1 yemek kaşığı öğütülmüş ısırgan otu. * 1 kahve fincanı susam yağı. Uygulama Malzemeleri bir kapta iyice karıştırın. Bir fırça yardımıyla boya sürer gibi saç diplerinden başlayarak saça uygulayın. Kalan malzemeyi saç uçlarına sürün. Saçta kremlenmemiş yer kalmamasına dikkat edin. Tamamını sürdükten sonra, parmaklarla ovalayarak kremin saça iyice karışmasını sağlayın. Saçınıza bir poşet geçirin ve üzerine sıcak bir havlu sarın. Isı maskenin saça daha iyi nüfuz etmesini sağlayacaktır. Maskeyi bir saat beklettikten sonra yıkayabilirsiniz. Bu maske saç diplerini besler. Saçınızdaki kepeği gidermek için bu maskeye biraz tuz ilave etmeniz yeterli olacaktır. Tuz gözeneklerin sıkışmasını sağlar. Saçınızı duruladığınız suya elma sirkesi eklerseniz saçınız canlı ve parlak olur. Erken beyazlayan saçlar için Malzemeler * 1 adet soğan. * 1 adet sarımsak (5 tane). * 1 yumurta sarısı. Uygulama Soğan ve sarımsağı ezin. Yumurta sarısı da ilave edip saçlara boya sürer gibi sürün. 30 dakika sonra yıkayın. Saç dökülmesi Malzemeler * Reçine. * Zeytinyağı. Uygulama Malzemeleri karıştırın ve saç diplerine sürün. Kepekli saçlar Malzemeler * 10 damla kekik esansı. * 25 gram badem yağı. * 1 çay kaşığı tuz. * 5 damla limon. Uygulama Malzemeleri karıştırın ve saç diplerine sürün. Etiketler: Sac bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/sa-maskesi.htmlpermanent link"><$BlogIte07:16 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() CEVAP:Bir çorba kaşığı eşit miktarda mısır unu , ıslatılmış kil, el kremi ve suyu karıştırın ve cildinize sürün. 5 dakika ovarak peeling yapın. Bu, cildinizdeki ölü deriyi çıkarır ve porselen gibi cilde sahip olursunuz. Siyah noktalar için başka bir maske: 1 yemek kaşığı yulaf unu/cilt kuru ise sütleYağlı ise oksijenli suyla/normal ise suylaBoza kıvamına getirilir, masaj ile cilde yedirilir, 15 dakika sonra yıkanır. NOT:Oksijenli suyu kullanırken dikkatli olun derim arkadaşlar,1tatlı kaşığından az kullanın,Suna hanımın diğer reçetelerinde hep bu miktar önerilmiş.Ayrıca cildiniz yağlı değilse oksijenli su kullanmayın. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Cilt Maskeleri posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/siyah-noktalardan-kurtulun.htmlpermanent link"><$BlogIte02:11 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Zamanın gezginlerinin anlattıklarından yola çıkarak oluşan "Dünyanın Yedi Harikası" daha sonra Dünyanın Yedi Doğal Harikası, Orta Çağ'ın Yedi Harikası sınıflandırmaların çıkması nedeniyle, pek çok kişi tarafından da karıştırılmaktadır. Dünyanın yedi harikası M.Ö 2.yy.’da seçildi. Böyle bir sıralama yapma düşüncesi ilk olarak M.Ö 5.yy.’da Herodot’un tarihçesinde geçti. Bir süre sonra Yunanlı tarihçiler o zamanların en büyük abidelerini seçtiler. İskenderiye Kütüphanesi’nin baş kütüphanecisi Finikeli Callimachus (M.Ö. 305 - M.Ö. 240) “Dünyadaki Harikaların Bir Listesi’ adlı eserini bu dönemde yazdı. Bu liste hakkında tüm bildiğimiz, sadece bu başlık. Çünkü kitap İskenderiye Kütüphanesi’yle beraber kül olmuş durumda. Liste, eski çağın muhteşem yedi yapıtını karşılaştırıyordu. Günümüzde arkeolojik kazılar bu harikaların gizemine biraz açıklık getirebiliyor. Yapanlar için bu harikalar, dinin, mitolojinin, sanatın, gücün ve bilimin birer simgeleriydi. Bizim için ise yedi harika, insanoğlunun çevresini değiştirme ve muhteşem yapılar yapabilme yeteneklerinin bir simgesi. Dünya'nın yedi harikasından günümüze sadece Mısır piramitleri kalmıştır. Yangın, deprem, savaş ve zamana aşımı diğerlerinin yok olmasına neden olmuştur. Ne yazık ki günümüze bu eserleri gösteren çok az çizim kalmıştır. Arkeologlar eserlerin görünüşleri ile ilgili olarak anlatılanları temel almışlardır. ![]() Sanıldığının aksine 3 piramidin hepsi dünyanın yedi harikası listesine dahil değil. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girdi. Keops Piramidi aynı zamanda dünyanın yedi harikasından günümüze dek ayakta kalabilmiş tek yapı. Piramit 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Keops Piramidi’nin yapımının 20 yılı aştığı sanılıyor. Piramit yapıldığında 145.75m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüz yıl boyunca da dünyadaki en uzun yapı olarak kayıtlara geçti. ![]() Zeus Heykeli M. Ö 450 yıllarında Olympia’da yapıldı. Heykel, adına olimpiyat oyunları düzenlenilen, Yunanlıların en büyük tanrısı Zeus için yapılmıştı. Zeus Heykeli bir tahta iskelet üzerine altın ve fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştı. Heykel tapınağa ancak sığabiliyordu, öyle ki Zeus ayağa kalksa tapınağın tavanı yıkılacakmış gibi bir hava veriyordu. Heykelin oturtulduğu taban 6.5m. genişliğinde ve 1m. yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13m yüksekliğindeydi. Olimpiyat oyunları 391 yılında Theodosius I tarafından putperestlik olarak suçlanıp sona erdirilince, Zeus Tapınağı da kapatıldı. Heykel zengin Yunanlılar tarafından Constantinople’e taşınmıştı ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olana dek kaldı. ![]() Artemis Tapınağı M.Ö. 550 yılında Efes antik kentinde yapıldı. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M. Ö. 21 Temmuz 356 yılında adını ölümsüzleştirmek isteyen ve ne yazık ki bunu başaran Herostratus adlı biri tarafından yakıldı. İşin ilginç yanı, aynı gece Büyük İskender doğdu. Hatta bu olaydan bir zaman sonra Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılmasına yardım etti. ![]() Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başardı. Rodos Heykeli yapıldığında sadece devasa bir heykel değildi. Heykel Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin bir simgesiydi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl aldı ve M. Ö. 282 yılında bitirildi. Heykel yaklaşık 33 m. boyundaydı; demir ve taşla desteklenmiş bronzdan oluşuyordu. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kahine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 1000 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u istila ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar. Söylenildiğine göre bütün parçaları Suriye’ye 900 tane devenin sırtında taşınmış. ![]() Mausoleum, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Altınla süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve iyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş arabasıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Mausoleum’un toplam yüksekliği 45 m. idi. Mausoleum’un her tarafındaki 4 heykelin her birini bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. 15.yy da Haçlı Seferleri sırasında St.John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Mausoleum’un nerdeyse bütün taşları kullanıldı. ![]() Büyük İskender’in ölümünden sonra kumandanı Ptolemy Soter, Mısır civarında güçlendi ve İskenderiye’yi kendine başkent yaptı. Kent kıyısında Faros isimli bir ada bulunuyordu. Bu adaya bir fener kulesi yapılmak istendi. Yapı, Euclid’in bir çağdaşı olan Sostratus tarafından İskenderiye Kütüphanesi’nde tasarlandı. 117 m. boyundaki Fener’in en gizemli yanı aynasıydı. Bu aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km. mesafeden görülebiliyordu. Araplar Mısır’ı fethettiklerinde İskenderiye’ye hayran oldular. Ama stratejik açıdan başkentlerini Kahire’ye kaydırdılar. Fener depremlerden epey zarar gördü ve 1480 yılında Memlüklüler tarafından şehri korumak için yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere yıkıldı. ![]() Yunanlı coğrafyacı Strabo’nun M.Ö. 1. yy.’daki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu. Bahçeler Nebuchadnezzar’ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis’i neşelendirmek için yapılmıştı. Amytis, Medes Kralı’nın kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya’nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı. Etiketler: Bilgi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/dnayann-yedi-harikas.htmlpermanent link"><$BlogIte04:36 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Öncelikle malzemeleri vereyim; Hamur için: 1 su bardağı sıvı yağ 3 adet yumurta 1 su bardağı yoğurt 1 paket vanilya 1 paket kabartma tozu 3 yemek kaşığı süt(ben koymadım) 5-6 kaşık toz şeker aldığı kadar un İç malzemesi için: 3 Büyük boy elma(normal tarifte 5-6 diyor ama bana 3 büyük elma yetti,karar sizin) 1 tatlı kaşığı tarçın 5-6 yemek kaşığı şeker yarım su bardağı iri kıyılmış ceviz Üzeri için: pudra şekeri İlk önce elmaları soyup rendeleyin.Daha sonra elmalarla şekeri 10 dakika kadar ocakta pişirin.Piştikten sonra tarçını,cevizi ekleyip karıştırın. Sırasıyla 3 yumurtayı 6 kaşık şekerle çırpın,yoğurdu,yağı,unu,vanilyayı,kabartma tozunu ilave edin.Kulak memesi kıvamında olana kadar un ilave edin.Yumuşaklığı ekmek hamuru gibi oluyor. Hamuru 10-15 dk dinlendirin. Daha sonra elinize iki ceviz büyüklüğünde kadar bezeler kopartıp elinizle kare şekli verin. Yağlı ve yumuşak bir hamur olduğu için kolay olucaktır. Ortasına bir yemek kaşığı kadar elmalı harçtan koyup zarf katlar gibi kapatın. Normalde herkezin yaptığı yöntem şu;portakal büyüklüğünde bezeler koparıp merdaneyle 1cm kalınlığında yuvarlaklar açıp,4 e kesip,harç geniş tarafa konduktan sonra rulo gibi sarmak. Ancak bana bu zarf şekli daha kolay geldi.Hamur kesilmekte de zorlandığı için elde şekillendirmek daha kolay. Önceden 170-175 derecede ısıtılmış fırında 25-30 dk kadar pişirin.(üstü pembeleşinceye kadar) Çıktıktan sonra çay süzgeci yardımıyla pudra şekeri serpin. Not:Hamurun ince olmaması önemli,aksi halde kuru olur. İç harcı olarak ayva reçeli de kullanabilirsiniz. Afiyet bal şeker olsun,ilk tarifimi umarım iyi anlatabilmişimdir. Etiketler: Tatlilar posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/elmal-kurabiye.htmlpermanent link"><$BlogIte02:53 | ![]()
|
|
<$BlogIte |
Yaz geldi de geçiyor bile ama bu sene malesef tatil sadece bir hayal benim için İş iş iş....Seneye kısmet artık... Geçen sene eşimle düşündük taşındık,araştırdık ve Gökçeadaya gitmeye karar verdik. İnternette bulduğumuz tanıtımlarda çok şirin konaklama tesisleri olduğunu gördük. Bavulları hazırladık ve Çanakkale'ye doğru yola çıktık. Çanakkalenin iki adası var,Bozcaada ve Gökçeada. Gökçeadaya feribotla üç saatte ulaşabiliyorsunuz. İlk başta her şey güzeldi.Hava harika,manzara muhteşem,alabildiğince deniz. Uzun bir yolculuktan sonra ada gözüktü.Gerçekten de çok büyük gözüküyordu. Her neyse,feribot yanaştı ve indik.Arabasıyla gelenler bastı gitti.Kıyıda bekleyen birkaç minibüs vardı.Ard arda onlar da hareket etti.Biz daha hangisine binmeliyiz anlamadan bir tane minibüs kaldı. Şöföre sorduk merkez nerde,konaklama yerleri nerde diye.Meğer şehir sahilden çok uzak,adanın merkezinde kuruluymuş.Apartopar minibüse bindik,nereye gittiğimizi bilmeden.Gidiyoruz da gidiyoruz,bir saattir yoldayız,deniz falan gözükmüyor artık.Şöför diyor ki; buraya arabasız gelinmezmiş.Peki bu şimdi mi söylenir Şaşkın tavuklar gibi bakınıyoruz etrafa.Hava sıcak,bavullar ağır...Sonunda internette gördüğümüz tesislerden birinin tabelasını gördük.Gittik,içeride kendi halinde bir amca vardı.Amca dedik,biz sahile yakın herhangibir tesise gitmek istiyoruz,nasıl gidebiliriz,nerededir bu lanet yer???Bize aynı şeyleri söyledi,ancak akşam saat 7de bir minübüsün olduğunu,onun da geldiğimiz feribotların oraya gittiğini söyledi.Peki bu adanın çevresi yok mu,güneyi,kuzeyi?Oraya nasıl gideriz?Taksi falan yok mu? -Yok! Kamera şakası olmalı,o kadar da değil artık. Hemen yakınlardaki bir pastaneye gittik,saatlerce oturduk diyebilirim.Eşim bir tanıdığını aradı,aradığı kişi daha önce burda tatile gelmişti çünkü. Bize adanın güney cephesindeki sağlık bakanlığı tesislerine gittiğini söyledi.Ordan tanıdığı birini aradı ve bizi alması için gönderdi.O anda dünyalar benim oldu Artık akşam olmak üzereydi,arabayla git babam git,adadaki yollar dar ve virajlı,inişli çıkışlı,tam bir felaket... Sonunda tesise ulaştık,odamızı gösterdiler.Oda ne güzel ne kötüydü,tv yok,radyo yok,robinson kruzo gibi tam anlamıyla doğayla başbaşaydık.Akşam tasisin kafeteryadan bozma restauranında yemek yedik. Hayatımda böyle bir ada görmedim,eşimle hem konuştuk hem halimize güldük.Ne iyi araştırmışık internette ki,burayı bulduk.Her neyse dedik,artık geldik tadını çıkaralım,olan oldu... Sabah erkenden kalktık,kahvaltımızı edip kumsala koştuk. Daracık bir kumsal,olsun!Kumlar kum değil çakıl taşı,olsun :)) Biraz güneşlendikten sonra denize girdik.Arkadaşlar abartmıyorum,bu adadan uzak durun! Denizin her yeri yosun,taşlık ve üstelik deniz kestanesi midir nedir o yaratıktan dolu her yer.Üstüne bastın mı ayağın davul gibi olur.Allah'tan bir tek ona basmadım. Dolayısıyla ben tüm gün güneşlendim,güneş kremi sürdüğüm halde akşama pancar gibi yandım. Tam bir kızarmış tavuğa döndüm,acıdan duramıyorum.Bu şekilde topu topu iki gün durduk ve geri dönmeye karar verdik.Bu arada verdiğimiz ücret de Antalyadaki hotellerdeki ücret kadardı,çok güzel lüks bir yerdi ya ondan........... Böyle berbat bir tatil geçirdiğine mi kızarsın,tatilde ne yaptınız,nasıl geçti,nereye gittiniz diye soranlara mı Siz siz olun bilmediğiniz yerlere çok güvendiğiniz kişiler önermeden gitmeyin. Hele hele Gökçeadaya hiç gitmeyin. Tavsiye ettiğiniz yerler varsa yazmanızı rica ederim. Hepinize iyi tatiller
Etiketler: Gunluk posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/bir-gkeada-maceras.htmlpermanent link"><$BlogIte07:43 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Neredeyse her gün yeni bir tarif dener oldum Tabi bu deneyimlerin hepsi iyi sonuçlanmasa da pes etmemek gerekir. Örneğin daha geçenlerde ezo gelin çorbası denemiştim,tarifte lokantalarınkiyle aynı diyordu,ama benim çorbam çok kötü oldu,aşüre gibi bişey oldu :) kabardı da kabardı,kocaman bir tencere çorba ve o gün iftara misafirlerim var Demek ki neymiş...Misafirleriniz için yeni bir tarif değil de bildiğin birşeyi yapmak gerekirmiş...Yemek yapma işi geçekten de beceri istiyor,tarifler aynı olsa da yapandan yapana fark ediyor. Şimdi vereceğim açma tarifi benim hamur işinde dönüm noktam oldu Neden derseniz,çünkü açmalar birebir pastanedekilerle aynı oldu ve ben pastanelerdeki hamur işlerini çok beğenirim. Aynı hamurla sade veya peynirli poğaçalar da yapabilirsiniz. Resimler gece olduğu için çok iyi çıkmadı. Etiketler: Hamur isleri posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2007/01/pastane-usul-ama.htmlpermanent link"><$BlogIte13:56 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() CEVAP:Kil maskesine üçer damla susam, jojoba, havuç, çilek yağları, bir çay kaşığı polen tozu karıştır. Bu cildini arındırır (süre 15 dakika) Ayrıca akşamları limon suyu sürmek iyi gelir. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Sivilceler icin maske posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/sivilceler-iin-kil-maskesi.htmlpermanent link"><$BlogIte01:49 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Bir kahve fincanı kaynar suyu, bir çorba kaşığı zeytinyağını, aynı ölçüde cevizyağını, keten tohumu yağını, yarım limon suyu ile karıştırın. Ilık ılık saçlara sürün. Strech filme sarın ve bir saat bekletin. Bunu haftada bir gün yapın, saçınızı kestirmenize gerek kalmaz. Suna Dumankaya'nın yazılarından alıntıdır.Daha detaylı bilgi için Suna Dumankaya'nın "MESLEK SIRLARIM" Kitabını almalısınız. Etiketler: Sac bakimi posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/kuru-salara-ceviz-ya.htmlpermanent link"><$BlogIte02:43 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Hangi besinlerde bulunur? Karaciğer, kuzu ciğeri, tüm kırmızı etler, balık, tereyağı, süt, süt yağı, peynir, yumurta, yoğurt, portakal, elma, karpuz, kavun, erik, şeftali ve üzümde bulunur. Eksik alınırsa nelere yol açar? Şiddetli A vitamini eksikliği gece körlüğü ve körlüğe yol açabilir. Hafif derecede eksiklik ise kuru ve sert deri,diş çürümeleri, mide ve bağırsak mukozalarında zayıflama, ülser ve ishale neden olur. Fazla alınırsa nelere yol açar? Karaciğerde depolandığı için yüksek dozlar zararlıdır. Mide bulantısı, kusma, ishal, baş dönmesi, bulanık görme, saç dökülmesi, kaşıntı, cilt kuruluğu, sakat doğum ve nedensiz kemik ağrılarına neden olabilir. Günlük doz ne kadar olmalı? Süt bebekleri 350 mcg, küçük çocuklar 400-500 mcg, kadınlar 600 mcg, hamileler 700 mcg, emziren anneler 950 mcg ve erkekler 600-700 mcg almalıdırlar. 1 bardak (200 ml) pastorize sütte 74 mcg, 1 yumurtada 157 mcg ve 50 gr peynirde 120 mcg A vitamini bulunur. Kimler daha çok almalı? Hamile kadınlar, emziren anneler, pankreas sorunları ve safra kesesi taşı olan kişilerde gereksinim artar. Ayrıca bazı antibiyotikler ve kortikosteoritli ilaç kullananların yüksek dozda A vitaminli besinlere ihtiyacı var. A vitaminli besinler nasıl korunmalı? Isıya, oksidasyona ve asitli maddelere duyarlıdır.A vitaminli yağlı besinler serin ve karanlık bir ortamda metalden uzak olarak saklanmalı. Etiketler: Vitaminler posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/vitamini.htmlpermanent link"><$BlogIte01:19 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Sayfamda yer verdiğim tariflere bakılınca bile benim ne kadar tatlıya düşkün olduğumu anlayabilirsiniz Hele ki o tatlılar çikolatalı olursa hmmmm,hiç dayanamam :-) Cevizli ballı kurabiye tarifini bu günlerde çok sık yapar oldum,eşim de gelen misafirlerim de çok beğendi,mutlaka denemenizi tavsiye ederim,çok hoş bir lezzeti oluyor. Bu kadar reklam yaptıktan sonra tarife geçebiliriz Malzemeler: 2 yumurta 1,5 su bardağı toz şeker 0.5 su bardağı sıvı yağ 2 çay kaşığı tarçın 1 paket vanilya 4 yemek kaşığı bal 1 su bardağından az cekilmiş çeviz içi 1 paket hamur kabartma tozu ve aldığı kadar un Üstü için: 1 paket bitter çikolata 1 yemek kaşığı margarin 3 yemek kaşığı süt 3 yemek kaşığı toz şeker Hazırlanışı: 2 yumurta ile 1.5 su bardağı toz şekerinizi eriyinceye kadar iyice çırpın,daha sonra sırası ile sıvı yağ,tarçın,vanilya,bal ekleyip çırpın.Ben bu tarifte şekerleşmiş ballarımı değerlendirdim,size de tavsiye ederim.Sonra ceviz içini katıp karıştırın.Unla kabartma tozunu karıştırıp hamurunuza ekleyin ve elle karıştırın.Kulak memesi kıvamını tutturana kadar un ilave edin. Unlanmış tezgahta hamurunuzu 0,5 - 1 cm kalınlığı arasında açıp kurabiye kalıplarıyla kesip yağlanmış tepsinize dizin.Fazla ince açmamaya dikkat edin,yoksa kurabiyeler daha kuru olur.Önceden 175 derece ısıtılmış fırınınızda 20-25 dk kadar pişirin(pembeleşinceye kadar). Kurabiyelerin üzeri için bitter çikolatayı benmari usulü eritin.Ben yine de bilmeyenler için benmari usulünü anlatayım. Küçük bir tencerenin içine biraz su ekleyin,tencerenin içine ayrı daha küçük bir kap koyun.Bu küçük kabın içine yukarda verdiğim ölçüde malzemeleri çikolata,margarin,süt,toz şekeri ekleyin.Kabın dışındaki su kaynamaya başlayınca çikolata da eriyecektir.Yarı akıcı bir kıvam elde edene kadar karıştırın.Daha sonra fırından çıkan kurabiyeleri yarısını bu çikolataya batırarak çıkarın.Soğduktan sonra servis yapabilirsiniz. Not: Bu verdiğim malzemelerle 2 mini fırın tepsi kurabiye oluyor. Afiyet olsun. Etiketler: Tatlilar posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2007/01/bcvbcbcb.htmlpermanent link"><$BlogIte13:59 | ![]()
|
|
<$BlogIteTahriş olmuş ciltler için | • Susam tanelerini ezerek püre haline getirin ve su ile karıştırarak bulamaç kıvamına gelince tahriş olmuş, kızarmış veya alerjik reaksiyon gösteren alana sürün. Bu, cildinizin sakinleşerek eski haline dönmesini sağlayacaktır. Yağlı ciltlere bakım maskesi • l kaşık maya ile l kaşık yoğurt karıştırın (ince bir karışım olmalı). Bunu yüzünüze sürün. 15-20 dakika bırakın ve sonra ılık su ile yıkayın. En son soğuk su ile tekrar yıkayın ki gözenekleriniz sıkışsın ve cildiniz canlılık kazansın. • 1/2 limon suyu ile çırpılmış yumurta akını karıştırın. Cildinizde l saat kadar bırakın. Yıkadığınızda gergin, temiz ve parlak bir cilt bulacaksınız. Genel cilt bakımı Yorgun ciltleri dinlendirme Avokadonun içinden çıkan büyük çekirdeği kurutun ve sonra rendeleyerek inceltin. 1/2 muz ve bir kaşık zeytinyağı ile karıştırarak bulamaç hazırlayın. Bununla yüz ve vücudunuzdaki ölü deri ve hücreleri temizleyeceksiniz. Fazla sert bastırmadan cildinizi ovalayın, sonra ılık su ile durulayın. Cildiniz canlanmış ve ışıldıyor olacak.Öncelikle temizlik lazım. Yorgun ciltlerde önerilen şekilde cildinizi ölü hücrelerden temizleyin. Bal, muz, süt -adeta içmek için ideal bir karışım değil mi? Ama cildiniz de bu karışımı çok lezzetli bulacak. Karışımın kıvamı yoğun olmalı -sütü fazla kaçırmayın. 15 - 20 dakika cildinizi şımartın, sonra yıkayın ve en son olarak bir buz parçasını yüzünüzde gezdirerek gözeneklerin sıkışmasını sağlayın. Canlı ve parlak bir görünümle mutlu cildinizi gözler önüne serin. Cildimize bahar temizliği Genel olarak meyve asitleri cildimize ışıltı ve canlılık kazandırır. Bunların en bilinen ve mutfağımıza uygun olanları ise üzüm, çilek, portakal ve limondur. Bu meyvelerin suyunu ve püresini cildinize sürerek bir süre beklemek, istediğiniz sonuçları elde etmenize imkan verecektir (Bir tanesinin, hepsi birden değil), Bir de tabii Kleopatra zamanından beri kullanılan süt banyosu vardır. Süt cildin doğal temizliğini yaparken olabilecek en pürüzsüz haline de kavuşturur, Cildinize bir parça pamuk ya da parmakla sürerek kurumasını beklemeniz ve sonra yıkamanız yeterli. • 2 kaşık yulaf ile l kaşık kabartma tozunu su ile bulamaç haline getirin. Yüzünüze sürün ve 20 dakika sonra yıkayın. Pırıl pırıl bir ciltle karşılaşacaksınız. • Bu maskeyi tüm vücudumuza uygulayabiliriz. Cildimizi toksinlerden arındırmak için ideal bir maske. 10 - 12 adet iri çileği, 2 kaşık pirinç nişastası ile ezin ve bunu cildinize sürün, 10 dakikadan fazla cildinizde bırakmayın. Sonra ılık su ile çalkalayın. • Son yılların en gözde yüz bakım olayı ise her mutfakta bulunan en pratik mutfak arkadaşlarımızdan biri: toz şeker! Toz şekerin ciltteki hücreleri canlandırıp kaybettikleri nemi kazanmalarına yardımcı olduğu ve erimemesi şartı ile likitlerle karıştırıldığında cilde masaj yaparak, hem temizlik hem de ideal bir bakım sağladığı gözlemlenmiş. Dünyada birçok güzellik merkezinde çok pahalıya yapılan bu bakımı evde neredeyse bedavaya yapmanız mümkün. • 3 - 4 yemek kaşığı toz şekere, l kaşık zeytinyağı ve varsa (aktarlarda mevcut) portakal yağı, badem yağı ve lavanta yağı (hepsini birarada veya herhangi istediğiniz birini) ekleyin. İnce rendelenmiş portakal kabuğu ekleyin ve isterseniz suda eriyen C vitumini tabletini de bu karışıma kırarak ekleyin. Sonuç olarak elinizde koyu ve de şekerin sert grandilerinin hissedildiği bir karışım oluşmalı. Bu bulamaçla temizlediğiniz yüzünüze dairesel hareketlerle masaj yapın ve l - 2 dakika bekletin. Yıkadığınızda nefis bir cilt karşınıza çıkacak. Ayrıca bizden söylemesi -dudaklarınız ince buluyorsanız, diş firçanızı ıslatıp üzerine dökeceğiniz toz seker ile hafifçe dudaklarınıza masaj yapın, şişerek canlı, pembemsi ve çok çekici bir hal aldıklarına şahit olacaksınız. Etiketler: Cilt Maskeleri posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/gzelliin-yolu-doal-reetelerde.htmlpermanent link"><$BlogIte03:05 | ![]()
|
|
<$BlogIte | ![]() Kekik (Thymus serpyllum, Thymus vulgaris)Eterli uçucu yağ; Thymol (%50 civarında), Carvacrol, Borneol, Cymol, Pimen, Tanen ve flavonlar içerir. Öncelikle baharat olarak kullanılır. Yağlı ve ağır yemeklerin tadını zenginleştirir, sindirimi kolaylaştırır. Şifalı bitki olarak kekik; öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözebilir. Aynı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılabilir. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir, kötü kokulu ve yumuşak dışkı normalleşir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanısıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçzüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılabilir. Kekik çayı ile ayrıca adet kanamaları dengelenebilir, adet zamanlarındaki kramplı ağrılar geçiştirilebilir, ergenlik sivilceleri iyileştirilebilir. kekik çayı içimi ve kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizma güçlendirilebilir ve dengeye kavuşturulabilir. Kekik tentürü friksiyonları ile (ovarak sürme) romatizmal ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar ve organ titreklikleri tedavi edilebilir. Sıcak kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Bu küçük bitki yastıklarını herkes hazırlayabilir. Kekik, öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı biçimde kullanılabilir. Kekik çayı, bedenin değerli organlarını temizler. Sabahları kahve veya çay yerine bir bardak kekik çayı içen, etkisini kısa sürede fark edecektir: Zeka keskinliği, midede rahatlık, sabah öksürüğüne tutulmamak ve genel bir rahatlık. Kekik, papatya ve civanperçemi, güneşli havada toplanıp, bir kuru bitki yastığı hazırlanır. Bu yastığı uygularken, bir yandan da aynı bitkilerin karışımından hazırlanmış çay içildiğinde, sinirsel yüz ağrıları iyileşebilir. Eğer aynı zamanda kramp da varsa, kurutulmuş kurtpençesi yastığı uygulamak gerekir. Kekik, çiçeklenme zamanı olan haziran- ağustos arasında toplanır ve öğlen sıcağında toplananları en etkili olanlarıdır. Kekik yağı, kötürümlükte, kalp krizlerinde, organ sertleşmesinde (skleroz ), kas erimesinde, romatizmada ve burkulmalarda kullanılabilir. Mide ve dölyatağı kramplarında bitkinin içten ve dıştan kullanılması önerilir. Günde 2 bardak kekik çayı içilmelidir. Dıştan kullanıldığında, bitkilerin sap ve çiçeklerinden hazırlanmış bir kuru bitki yastığı uygulanmalıdır. Yatmadan önce bu yastık sıcak hava ile ısıtılır (kaloriferin üzerine koyarak veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ve midenin veya dölyatağının (rahim) üstüne koyulur. Tümörlerde, eziklerde ve eskimiş romatizmalarda da bu yastık önerilir. Solunum yolları hastalıklarında, kekik, sinirliot ile birlikte çok eski zamanlardan beri kullanılmakta olan etkili bir yöntemdir. Balgamlı bronşitlerde, bronşiyal astımda ve hatta boğmacada, kekik ile sinirliot karışımını çayı, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak, günde 4-5 bardak içilebilir. Zatürre tehlikesine karşı bu çay saatte 1 yudum içildiğinde etkisini gösterecektir. Kekik'in, alkol bağımlılığına karşı kullanılabileceğini de unutmamak gerekir. Bir avuç dolusu bitki, 1 litre kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için 2 dakika beklenir. Çay termosa koyulur ve hastaya 15 dakikada 1 yemek kaşığı içirilir. Sonra mide bulanması, kusma, dışkı ve idrar çıkarma, terleme, yemek ve içmek için duyulan büyük iştah izler. Bu uygulama doğal olarak bir kerede kalmamalı ve gerektiğince yinelenmelidir. Kekik, sara krizlerine karşı da önerilebilir. Günde 2 bardak içilen bitki çayı yalnızca krizler arasında değil, yıl boyunca, 10 günlük aralarla 2-3 haftalık kürler halinde uygulanmalıdır. UYARILAR : Kekik Çayı, içerisindeki en etkili madde olan eterli uçucu yağın (Thymol) yitirilmemesi için hiçbir zaman kaynatılmaz! Hamilelerin (Düşükleri kolaylaştırır ve bebeğin rahimden çıkmasını çabuklaştırır.) kullanmaması tavsiye edilir. Önerilen dozlar aşılmadığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Fakat kekik yağının içten kullanımında aşırılığa kaçılması, tiroid bezinin işlevini arttırabilir. Bu nedenle guatr hastalarının kekik yağını kullanmaması tavsiye edilmektedir. Kekik çayı içimi ise böyle bir duruma yol açmaz. Kullanım Biçimleri: Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulup, ince kıyılmış kekik,orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapatılarak 8-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 bardak yeni demlenmiş olarak, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir. Kekik Banyosu: 70-100 gr kurutulmuş kekik bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak 2-3 litre soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra (kaynatılmaz), üstü kapalı olarak 15 dakika demlendirilir. Tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra sıcak banyo suyuna (Küvet) eklenir. Banyo suyu sıcaklığı 37-38 derece arasında olmalıdır ve banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Bu süre boyunca küvet içerisinde oturularak yapılan banyodan sonra üşütülmemeli ve bir bornoza sarılınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir. Kekik Tentürü : Öğlen güneşinde toplanmış ve ince kıyılmış çiçekli dallar, gevşekçe, bir şişenin boğazına kadar doldurulur, üstüne konyak veya 35-40 derecelik etil alkol, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir.14 gün boyunca, arada bir çalkalanarak, güneşli ve sıcak bir ortamda bekletilir, sonra tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklanmalıdır. Bitki yastığı: Öğlen güneşinde toplanıp kurutulmuş çiçekli dallar, ince kıyılarak keten bezinden yapılmış bir yastığa doldurulur ve ağzı dikilir.yatmadan önce sıcak, kuru hava ile (Örnek : Kaloriferin üzerinde veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ısıtılır ve hasta organın üstüne koyulur. Kekik Yağı: Aynı tentür işlemi gibidir, konyak yerine, sızma zeytinyağı kullanılır. Bir şişenin içine doldurulan çiçeklerin üstüne sızma zeytin yağı eklenerek, 10 gün güneşte bekletilir ve kullanılacak kadarı süzülür. Karışım: Öksürüğe karşı, 2 ölçü kekik, 1 ölçü sinirliot, 1 ölçü ezilmiş anason iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı bitki "Çay Hazırlamak" başlığı altında belirtildiği şekilde demlenir ve balla tatlandırılarak, küçük yudumlarla içilir. Etiketler: Bitkilerin Yararlari posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/kekik.htmlpermanent link"><$BlogIte02:19 | ![]()
|
|
<$BlogIte | Bulgaristana gideli biraz zaman geçti ama resimleri anca ekleme fırsatım oldu.
Sabah erkenden daha uyuyorum eşim bana seslendi,sizinkiler Bulgaristana gidiyormuş bi ara dedi. Neee...bensiz Hemen telefona koştum,-ben de geliyorum beni de alın! ?!? Tamam kızım,biz sen gelmek istemezin sandık..hık..mık...peki iş ne olucak? -Orası kolay,ben hemen hazırlanıyorum...Aloo,aşkım(eşim işe gitmek üzere çıkmıştı) şeeeyyy,ben de Bulgaristana gitsem..hmm..sorun olur mu?! -Tamam git Üç saat kadar sonra sınırdaydık.Cep telefonum bir çekiyor bir çekmiyor.Acilen yurt dışı görüşmelerine açtırdım. Sonunda Bulgar sınırlarındaydık,yollar daracık ve virajlı.Ama manzara harika...Her yer yemyeşil,dağlık... Akşam üstü Dobriçe vardık. Sabah çok güzel bir hava vardı.Bol bol gezdik. Genelleme yapmak istemem ama Bulgar insanı biraz soğuktur.Yani mesela burda bir mağazaya girdiğinde seni karşılayan güler yüzlü bir insan görürsün dimi?Ama orda patron satıcıdır. Ülkenin geneli çok fakir.Türklerin göçünden sonra yıkılmış,zaman geriye işler olmuş adeta. Sayılı birkaç şehir iyi durumda.Ama gel gelelim avrupa birliğine giriyorlar. Güzel yönleri de var,melsela yerlerde çöp göremezsin,asla yere atmıyorlar. Her köşe başında kesme çiçek satan küçük dükkanlar var ve geçen insanların çoğunun elinde bir adet çiçek görmeniz mümkün.
Aşağıdaki resim Eski Dobriç dedikleri,şehrin korunan,eski haliyle yaşatılan bir sokağı.
Bu sokakta Goblen satan bir dükkandan meyve tabaklı bir tablo goblen aldım,bakalım kaç ay sonra bitirebilicem. Akşam üstü de annemin arkadaşının oturduğu köye doğru yola koyulduk. Elenka abla, çok tatlı,ailesi de öyle,düğünüme bile gelmişti buraya Köy hayatını inanılmaz seviyorum.Evlerinde birsürü hayvan var,tam benlik bir yer. Bulgarca anlıyorum ama pek konuşamıyorum.Onlar da bana göre bir dil geliştirdi,az türkçe az bulgarca anlaştık. Bu Sarka hanımefendi.Tam bir rüşvetçi Annemi hatırlıyor ama ben mama verdiğim halde bir gözüyle ters ters süzüyordu...Cadıııı... En gözde arkadaşım bu resimdeki pisiydi. Eve dönünce eşim resimlere baktı,birsürü hayvan resmi çekmişsin,onlardan burda da var, çekicek başka bişey bulamadın mı dedi...Eh biraz haklıydı sanırım,ama ne yazık ki ben de bunu eve varınca farkettim :)) Türkiye'ye dönüşte adını şimdi hatırlayamadığım bir şehrin girişinde benzin almak için durduk. Babam..şu yukarıdaki kayaları görüyormusun,orda gemi bağlamak için demir halkalar var dedi.Eskiden şuanda bulunduğumuz yerler hep denizmiş dedi. Çok ilginç geldi...Gerçekten orası çok yüksek...
Dönüşte farklı,kestirme (güyya) bir yoldan geldik,azcık kaybolduk Manzaralar gerçekten güzeldi.Yolda önümüze çıkan tavşan çok şirindi. Babam aniden yavaşlayınca panik olduk,meğer yolda şirin bir tavşan rehperlik yapıyormuş... Koşuyo da koşuyo...ama yolda ileri doğru...çizgi filmlerdeki gibi...Neyse sonunda ormana yöneldi de biz de devam ettik.İlginçtir ormanlarda geyik,ceylan,tavşan,ayı,kır domuzu çok varmış.Geçerken görebilirmişin bile...Ben çok baktım orman içlerine bir geyik göreyim diye ama ... Sonunda döndük ülkemize.Otobandan doğruuu eve...Güzel bir haftaydı. Teşekkürler anne,baba Sizi çok seviyorum...Sayenizde bu yıl da tatil yapabildim.
Etiketler: Gunluk posted by <$BlogIteSihirli Bahcef="<$BlogItehttp://sihirlibahce.blogspot.com/2006/10/bulgaristana-gezi.htmlpermanent link"><$BlogIte07:21 | ![]()
|
|
Sihirli Bahçe'ye Hoşgeldiniz | ||||
|
||||
![]() ![]() |
||||
Son Yazılar | ||||
Arşiv | ||||
Linklerim |
|
Banner |
Technorati Profile ![]() ![]() |